Nafi Kulaksız, Muhsin Hançer
Hava araçları tasarım ve üretim süreçleri için çok disiplinli bir çalışma süreci gerekmektedir. Bu yüzden, hava aracının tasarım sürecinde farklı disiplinlerin beraber çalışması zaman ve maddi kaynakların yönetimi açısından kritik önemdedir. Özellikle uçuş simülasyonları, üretim aşamasından önce, hava araçlarının tasarım gereksinimlerine bağlı olarak performans testlerinin yapılması ve uçuş parametrelerin optimizasyonu için çok ciddi kolaylıklar getirmektedir. Bu çalışma kapsamında, sivil bir hava aracının (Research Civil Aircraft Model) uçuş dinamiklerine bağlı olarak Matlab/Simulink ortamında oluşturulan matematik modelinden yönelim çıktıları elde edilmiştir. Bu çıktılar ise FlightGear uçuş simülatörü için giriş parametreleri olarak kullanılıp benzetim testleri gerçekleştirilmiştir. Simulink ortamında elde edilen uçuş verileri daha kolay yorumlanması ve görselleştirilmesi için FlightGear similatörü seçilmiştir. Ayrıca model giriş referans parametrelerin gerçek zamanlı olarak kullanılması için Joystick kumanda yönelim sinyalleri MATLAB ortamına aktarılmıştır. Aerodinamik ve yapısal parametreler, motor ve eyleyici dinamikleri, hava aracının doğrusal olmayan matematik modeline eklenmiştir. Bu modellemenin sonucunda elde edilen aerodinamik kuvvetler, hava aracı stabilite ve gövde ekseninde karşılaştırılmıştır. Bunun yanında aerodinamik ve ağırlık merkezlerinde meydana gelen aerodinamik momentler de karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmaların sonucunda stabilite ve gövde eksenleri, aerodinamik ve ağırlık merkezleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Hava aracının tasarımsal limitleri ve uluslararası havacılık standartlarına bağlı olarak kontrol yüzeyleri ve itki limitleri, eyleyici dinamiklerinin içerisinde temsil edilmiştir.
A multi-disciplinary work process is required for aircraft design and production processes. Therefore, the collaboration of different disciplines in the design process of the aircraft is critical for the management of time and financial resources. Especially, flight simulations provide very serious facilities for performance tests and optimization of flight parameters, depending on the design requirements of aircraft, before the production phase. Within the scope of this study, orientation outputs were obtained from the mathematical model created in the Matlab/Simulink environment depending on the flight dynamics of a civil aircraft (Research Civil Aircraft Model). These outputs were used as input parameters for FlightGear flight simulator and simulation tests were carried out. FlightGear simulator was chosen for easier interpretation and visualization of flight data obtained in the Simulink environment. In addition, the joystick control orientation signals were transferred to the MATLAB environment in order to use the model input reference parameters in real time. Aerodynamic and structural parameters, engine and actuator dynamics have been added to the nonlinear mathematical model of the aircraft. The aerodynamic forces obtained as a result of this modeling were compared in aircraft stability and fuselage axis. In addition, aerodynamic moments occurring at the center of gravity and aerodynamics were also compared. As a result of these comparisons, the relationships between stability and body axes, aerodynamics and centers of gravity were examined. Depending on the design limits of the aircraft and international aviation standards, control surfaces and thrust limits are represented in the actuator dynamics.
Ömer Şişkolar, Hakan Sezen, Fatma Hilal Genç, Erhan Çiftçi, Mesut Uyaner
Hava araçlarının yapısal tasarımında, güvenilirlik ve mukavemet kadar hafiflik de önem arz etmektedir. Uçaklarda, yüksek yakıt sarfiyatının önlenebilmesi ve faydalı yük taşıma kapasitesinin arttırılabilmesi için tasarımların optimum ağırlık ve mukavemet oranına sahip olması gerekmektedir. Bu çalışmada; aynı koşullar altında basma yüküne maruz kalan, farklı sayıda perçin sayısına sahip takviyeli panel tasarımları sonlu elemanlar metodu ile modellenmiştir. Amaç; perçin arası mesafenin perçin çapına oranının optimize edilmesiyle, panellerde en efektif perçin sayısının bulunmasıdır. Bu amaç doğrultusunda, ANSYS paket programıyla perçin pekiştirici takviyeli 8 farklı panel modellenmiştir. Her panelde Z tipi pekiştirici kullanılmıştır. Doğrusal olmayan burkulma analizleri, aynı sınır koşulları ve basma yükü altında gerçekleştirilmiştir. Analizler sonucunda elde edilen “yer değiştirme-kuvvet” eğrisi grafiği referans alınarak ilk burkulma ve çökme yükleri elde edilmiştir. Sonlu elemanlar modelinde; perçinler arası mesafe ve perçin çapı oranı 4’den başlayıp 6.1’e kadar arttırılarak, ilk burkulma yükleri ve çökme yüklerindeki değişimler incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, perçin pekiştirici takviyeli modelde yapılan optimizasyon için gerilim yığılmalarını minimum yapan perçinler arası mesafe ve perçin çapı oranının 4,5 olduğu gözlemlenmiştir. Elde edilen bu orandan sonra burkulma yükü dayanımında kısmi düşüşler olmasına karşın çökme yükü dayanımında ciddi düşüşler meydana gelmektedir. Dolayısıyla 4,5 oranının çökme yükü dayanımını optimum derecede koruyan minimum oran olduğu sonucuna varılmıştır.
In the structural design of aircraft, low weight is as important as reliability and strength. In airplanes, designs must have an optimum weight and strength ratio in order to prevent high fuel consumption and increase the useful load carrying capacity. In this study; Reinforced panel designs with different number of rivets subjected to compression load under the same conditions are modeled by the finite element method. Aim; It is to find the most effective number of rivets in the panels by optimizing the ratio of the distance between the rivets to the rivet diameter. For this purpose, 8 different panels with rivet reinforcement were modeled with the ANSYS package program. Z type reinforcement was used in each panel. Nonlinear buckling analyzes were performed under the same boundary conditions and compression load. The initial buckling and buckling loads were obtained by referring to the graph of the “displacement-force” curve obtained as a result of the analyses. In the finite element model; The changes in the initial buckling loads and collapse loads were investigated by increasing the distance between the rivets and the rivet diameter ratio from 4 to 6.1. According to the results obtained, it has been observed that the ratio of distance between rivets and rivet diameter, which minimizes stress concentrations, is 4.5 for the optimization made in the rivet reinforced model. After this ratio, although there are partial decreases in the buckling load strength, serious decreases occur in the collapse load strength. Therefore, it was concluded that the ratio of 4.5 is the minimum ratio that maintains the collapse load strength at an optimum level.
Mehmet Demir, Erdoğan Kanca, İsmail Hakki Karahan
Elektrodepolama yöntemi, metal, alaşım veya kompozit kaplamaların elde edilmesinde önemli bir tekniktir. Elektrodepolama yöntemi ile elde edilen Ni-Cr alaşımlı kaplamalar özellikle korozif ortamlarda tercih edilmektedir. Bu çalışma, elektrodepolama yöntemi ile Ni-Cr alaşım kaplama elde edilmesi ve deneysel tasarım yöntemlerinden biri olan Taguchi yöntemi kullanılarak optimizasyon parametrelerinin belirlenmesi ile ilgilidir. Elektrodepolama yönteminde parametre fazlalığı nedeniyle deneysel parametreleri belirlemek için bu yöntem tercih edilmiştir. Bu amaçla Taguchi L9 ortogonal dizisi seçilmiştir. Parametre olarak; pH, sıcaklık, akım yoğunluğu ve karıştırma hızının üç farklı seviyesi kullanılmıştır. Korozif ortamlarda Ni-Cr kaplamalar tercih edildiğinden, kaplamayı etkileyen faktörlerin tafel ekstrapolasyon yöntemi ile elde edilen korozyon sonuçlarına etkisi sinyal-gürültü oranı, ortalama etkiler ve varyans analizi ile incelenmiştir. Tafel ekstrapolasyon yöntemi kullanılarak elde edilen eğrilerin korozyon oranları (mm/yıl) belirlenmiştir. Deneyler arasında en iyi sonucu pH 2.5, sıcaklık 40 °C, akım yoğunluğu 200 mA/cm2 ve numunenin karıştırılmaması vermiştir. Ayrıca akım yoğunluğunun Ni-Cr korozyon sonuçları üzerinde baskın etkilere sahip olduğu bilimsel ve istatistiksel çalışmalarla doğrulanmıştır.
Electrodeposition method is an important technique for obtaining metal, alloy or composite coatings. Ni-Cr alloy coatings obtained by electrodeposition method are preferred especially in corrosive environments. This study is about obtaining Ni-Cr alloy coating by electrodeposition method and determining optimization parameters using Taguchi method, which is one of the experimental design methods. Taguchi method has been used to determine the experimental parameters due to the excess of parameters in the electrodeposition method. For this purpose, Taguchi L9 orthogonal array was chosen. As a parameter; three different levels of pH, temperature, current density and stirring rate were used. Since Ni-Cr coatings are preferred in corrosive environments, the effects of the factors affecting the coating on the corrosion results obtained by the tafel extrapolation method were investigated by signal-to-noise ratio, average effects and variance analysis. Corrosion rates (mm / year) of the curves obtained using the Tafel extrapolation method were determined. Among the experiments, the best result was given by pH 2.5, temperature 40 °C, current density 200 mA/cm2 and the sample without stirring. In addition, it has been confirmed by scientific and statistical studies that current density has dominant effects on Ni-Cr corrosion results.
Gamze Nur Kakşa, Sezer Yasin Soycan
Havacılık sektörü her geçen gün teknoloji ve küreselleşmenin etkisiyle gelişmekte ve değişmektedir. Sektör, son yıllarda kargo ve yolcu taşımacılığında teknoloji ve küreselleşmenin etkisiyle hızla gelişmiş ve tercih edilen bir konumdadır. Havacılık sektörüne artan ilgi beraberinde istihdam olanağını sağlamakta ve diğer sektörler arasında çekiciliği artmaktadır. Havacılık öğrencilerinin istihdam kavramına bakış açıları gelecekteki kariyer kararları ve dolayısıyla kişisel gelişimleri üzerinde etkili olacağı düşünülmektedir. İstihdam umudu, pozitif psikolojinin çalışma konularından biri olarak kabul edilen umut kavramı ile ilişkilidir. Umut, beklenmedik ve istenmeyen durumlarda bireylerin enerji düzeylerinde artış sağlayan bir değişkendir. Bireylerde umut düzeyinin yüksek olmasının, öz saygı ve akademik başarı düzeylerini de arttıracağına yönelik bulgular elde edilmiştir. İstihdam umudu, psikolojik güçlendirme ve amaç yönelimli yol olarak iki boyutta incelenmektedir. Psikolojik güçlendirme, bireyin üstlendikleri rolleri başarabileceklerine olan inançları olarak tanımlanmaktadır. Amaç yönelimli yol ise amaca ulaşabilmek için sahip olunan imkânlar olarak belirtilmektedir. Böylece bireyin yaptığı veya yapacağı işe ilişkin inancı ile kendisini amaca ulaştıracak yollar kesişince istihdam umudu kavramı ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada Kastamonu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Yönetimi Bölümünde lisans eğitimi alan öğrencilerinin istihdam umutlarının nasıl şekillendiği frekans analizi ile açıklanmaktadır. Araştırmanın evrenini Kastamonu Üniversite Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Yönetimi Bölümünde öğrenim gören 350 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma örneklemi olarak 250 öğrenciye anket gönderilmiş ve 215 öğrenciden geri dönüşüm sağlanmıştır. Araştırmada “İstihdam Umudu Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek iki boyut ve 14 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin yapı geçerliliği faktör analizi, güvenirliği ise Cronbach Alfa iç tutarlılık analizi ile test edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda ortaya çıkan araştırma bulguları frekans analizi ile değerlendirilmiş ve havacılık öğrencilerine kariyerleri ile ilgili önerilerde bulunulmuştur.
The aviation industry is developing and changing day by day with the effect of technology and globalization. The sector has developed rapidly in recent years in cargo and passenger transportation with the effect of technology and globalization and is in a preferred position. Increasing interest in the aviation sector provides employment opportunities and increases its attractiveness among other sectors. It is thought that aviation students' perspectives on the concept of employment will have an impact on their future career decisions and therefore their personal development. Employment hope is related to the concept of hope, which is accepted as one of the study subjects of positive psychology. Hope is a variable that increases the energy levels of individuals in unexpected and undesirable situations. It has been found that a high level of hope in individuals will increase their self-esteem and academic achievement levels. Employment prospects are examined in two dimensions as psychological empowerment and goal-oriented path. Psychological empowerment is defined as the individual's belief that they can achieve the roles they have assumed. The goal-oriented way is defined as the possibilities to reach the goal. Thus, the concept of employment hope emerges when the individual's belief about the work he/she does or will do and the paths that will lead him/her to reach the goal. In this study, it is explained by frequency analysis how the employment prospects of Kastamonu University School of Civil Aviation, Department of Aviation Management undergraduate students are shaped. The universe of the research consists of 350 students studying at Kastamonu University School of Civil Aviation Department of Aviation Management. As a research sample, a questionnaire was sent to 250 students and feedback was obtained from 215 students. “Employment Hope Scale” was used in the research. The scale consists of two dimensions and 14 items. The construct validity of the scale was tested with factor analysis and its reliability was tested with Cronbach Alpha internal consistency analysis. The research findings that emerged as a result of the analyzes were evaluated with frequency analysis and suggestions were made to aviation students about their careers.
Abdullah Kocamer, Metin Uzun, Sezer Çoban
Bu çalışmada, insansız hava araçlarında iniş yüklerine dayanıklı ve maksimum hafifliğe sahip kompozit iniş takımı tasarlamak amaçlanmıştır. Bu kapsamda, iniş ve kalkış sırasında uçağın iniş takımlarının maruz kalacağı yüklerden yola çıkılarak iniş takımı tasarımı yapılmış ve üç boyutlu modelleme oluşturulmuştur. Tasarlanan katı model sonlu elemanlar yöntemi kullanılarak sayısal analizler yapılmıştır. Elde edilen verilerin belirtilen konfigürasyonda uçak iniş takımları üzerindeki yükleri herhangi bir kırılma olmaksızın karşılayabildiği gözlemlenmiştir. Çalışma sonunda elde edilen bulgular grafiklerle desteklenmiştir.
In this study, it was aimed to design a composite landing gear that is resistant to landing loads and has maximum lightness in unmanned aerial vehicles. In this context, a landing gear design was carried out based on the loads that the aircraft's landing gear will be exposed to during landing and take-off, and a three-dimensional modeling was created. Numerical analyzes were made using the designed solid model finite element method. It has been observed that the obtained data can meet the loads on the aircraft landing gear in the specified configuration without any breakage. The findings at the end of the study were supported by graphics.